Free DHTML scripts provided by
Dynamic Drive


   
 
  TÜRKÜ HİKAYELERİ

ALTINIMI BEN BOYNUMA ÇİZERİM


Vaktiyle Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesinin Hamzahacılı köyünde birbirini deli gibi seven iki genç vardır. Bunlar birbirlerini ta ufak yaşta sevmişler, hem de ölesiye sevmişler.

Genç delikanlı, Emirdağ'da ilk ve ortaokulu bitirdikten sonra, o zamanlar beldesinde lise bulunmadığı için, tahsilini yapabilmek amacıyla Afyonkarahisar'a gider.

Kız ise bu ayrılığa göğüs gerememiş olacak ki, yüreğinin derinliklerinden gelen bu sevgi sesini türkülere döker. Kızın söylediği bu türküler, Emirdağ'da dillere destan olmuştur.

Hamzahacılı köyü, diğer köylere giden yolun üzerinde olduğu için, kız bir gün suya giderken, yolda başka bir delikanlı kızı görür ve beğenir. Babasından istetir. Başlık parasını da vererek kızı bu delikanlıya nişanlarlar.

Kız, durumu, Afyonkarahisar'da tahsilini yapmakta olan sevgilisine bildirir. Postada gecikme olduğu için mektup geç ulaşır. Oğlan mektubu alınca, "sınav sonunda giderim" düşüncesiyle kızın yanına hemen ulaşamaz. Kız, sevgilisinden de hiçbir haber alamaz ve içindeki duyguları türkü haline dönüştürür.

Kız, oğlandan haber alamayınca ne yapacağını şaşırmıştır. Bir taraftan da düğün hazırlıkları başlamış; kız ise kendini için için yemektedir.

Morali iyiden iyiye bozulan kız, düğün gecesi her şeyi göze almıştır. Sırrını söylemek, derdini açmak amacıyla ahretliği (kardeşliği) olan Dudu'nun yanına gider. Dudu'nun yanında babasının olduğunu görünce derdini açamaz, helallaşamaz. Üzgün ve bitkin bir halde evlerine döner.

Kız kendini asmak için evlerinin ahırında hazırladığı urganı yağlarken, bir yandan da kendisine yaktığı ağıtı okumaya devam eder. Gençliğinin baharında muradına eremeden kendi isteği ile bu dünyadan göç eder.

----------------------------------------------------------------------------
                 AL FADİMEM EFSANESİ


Yıllardır söylenir durur…

Yıllardır da hikayesi anlatılır bu türkünün. Artık sadece Emirdağlılar’ın değil, türkü seven herkesin dilinde bayraklaşan Al Fadimem türküsünün kahramanları kimlerdir. Yaşadıkları olay nedir? Sonları ne olmuştur? Bu ve benzeri sorunların cevapları farklı zamanlarda, farklı insanların açıklamaları, hikayeleri, anlatımları ile cevaplanmaya çalışılmış; özde türkü benimsenmiş, önemsenmiştir. Ben burada Efe Kadir ile Al Fadime’nin aşk destanlarını yazmayacağım. Çünkü; onlar türkü dizeleriyle aşk destanlarını zaten yazmışlardır. Nitekim bu nev’i olayların illa da hikaye ya da roman şeklinde okuyucuya aktarılması şart olmadığı gibi Fadime ile Efe Kadir’in bizlere bıraktıkları türkü dizeleri, altmış yıldan beri, bu aşkın masumiyetini, güzelliğini ve unutulmazlığını muhafaza etmektedir. Ve Morcalı Aşireti’nden bu iki gencin dudaklarından dökülen aşk dizeleri efsaneleşmiştir. Tesadüfen dükkanıma gelen Al Fadime’nin Avustralya’da yaşayan kızı Leman Bostan’la yaptığım sohbet sonucu aşağıdaki yazıyı yazdım. Böylece Al Fadime efsanesinin kahramanlarından birinin öz kızının bakış açısıyla gerçekleri siz okurlarımızla paylaşmak istedim. Al Fadime; Emirdağ Sağırlı Köyü’ndendir. Emirdağ Cevizli (Konara) Köyü’nden Efe Kadir namıyla maruf Kadir Kilci isimli delikanlı ile Al Fadime birbirlerini severler. Bu köyler o zaman Bayat’a bağlıdır. Her ikisi de Morcalı Aşireti’ne mensuplardır.

Bu aşk serüveni bundan altmış yıl önce yaşanmıştır. Ama hâlâ türkü dünyasında canlılığını korumaktadır. Ve bu uğurda meşhur olanlar, paralar kazananlar olmuştur. Esefle söylüyorum ki, olayın baş kahramanı Efe Kadir’in kim olduğu tam bilinmemektedir. Bu güzel türkülerin hangi yörede, hangi doğada dile getirildiği, araştırılmamış hatta merak konusu bile olmamıştır.

Efe Kadir, Al Fadime’yi ailesinden o günün törelerine uygun bir şekilde istetir. Vermezler. Bunun üzerine kaçırmaya karar verir. İki genç sevgili kaçarlar. Ancak; Fadime’nin dayıları o günün Morcalı Kolu’nda adı-sanı anılan, gözü kara, efemsi kişilerdir. İyi niyetle yola çıkan genç aşıkların bu küçücük aşk kervanını yakalamaya çıkarlar. Zira olayı hazmedemezler. Aşka, sevgiye, gönül sesine kulak veren yoktur. Sözde namuslarını kurtaracaklarını düşünürler. Oysa; Fadime, Efe Kadir’in helali olacaktır.

Çok geçmez sıkı takip sonucu genç aşıkları Emirdağ merkezinde yakalatırlar.

Sorgu hakimi, yaşının küçüklüğü nedeniyle Al Fadime’yi ailesine teslim eder. Efe Kadir de cezaevine gönderilir. Bir süre sonra Al Fadime de ailesinin baskısıyla kendi köyünden Musa Bostan, nam-ı diğer Kara Musa isimli şahıs ile evlendirilir. Fadimesi elinden alınan Efe Kadir dokuz ay mahkumiyetten sonra tahliye olur ve köyüne döner. Güzün atılan tohumlar, hasata dönüşmüş, haşhaş çizimi, arpa buğday biçimi gelmiştir. Morcalı Aşireti tamamiyle arazide, doğadadır. Haşhaş kozasına atılan çizgi bıçağının ağlattığı kozağı görenler, koyun güden çobanlar, koyundan süt sağan gelinler Efe Kadir'in türkülerini mırıldanmaya başlamışlardır artık. Tırpancılar işe başlamış, rüzgarla kelle döğen ak buğday başakları, poşulu tırpancılara teslim olmuştur. Dönüm başı(evlekbaşı) yapıp, tırpanını "bileği taşı'yla bileyen tırpancılar nefes buldukça Efe Kadir'in hapishanede dokuz ay boyunca Fadimesi'ne yaktığı türkülerini çığırmaktadırlar.

Türkünün sözlerinden de anlaşılacağı üzere; Efe Kadir, türkülerini Fadimesi elinden alındıktan sonraki dönemlerde yakmıştır. Türkülerinde Fadimesi'ne duyduğu sevda, ayrılığın acısı nakış nakış işlenmiştir.

Bu arada Fadime'nin Kara Musa ile olan evliliğinden altı çocuğu olmuştur: Güleser-Şehriban isimli ikizleri, Mustafa, Leman, Rasime ve Ali Osman... Üçüncü çocuğu olan Mustafa, yıldırım düşmesi sonucu vefat etmiş olup, diğer beş kardeş hayattadır.

Morealı Aşircti'nde benimle söyleşi yapacak yaşlıları bulabileceğimden pek emin olmadığım için Aziziye yayın hayatına başlayalı beş yıldır oralara gidememiştim. tki gencin türkülerine gelince, Afyon vilayetimiz ve Emirdağımız insanının kültürel ilgisizliklerinden olacak ki, bu ve buna benzer nice türkü ve ağıtlarımız başkaca hüviyetler altında okunmakta, okutulmakta ve dinlenmektedir. Yaşadıkları aşk türküye dökülen ve tüm sevdaları türkü sözleriyle anlatılan Fadime isimli kız ile Efe Kadir namıyla maruf iki gencin yanan gönüllerinden dökülen sevgi sözcükleri sarışın, pembe yanaklı, sırma saçlı, usulca boylu, ceylan bakışlı Fadime kıza, Al Fadime ünvanını kazandırmıştır.

Morealı Aşireti'nde ata binme, cirit oynama, lacivert urba giyme, Ege'de Manisa Yöresi'nde olduğu gibi kasket üzerine poşu dolayıp Emirdağ'a, Yukarı Maçaklı, Aşağı Maçaklı köylerinden (Çaybelenler) geçip, Özburun Değirmen deresinden Bolvadin'e inmek, vilayete gitmek disiplin gösterilen şeyler idi.

Binaenaleyh; Gerek Köroğlu Beli'ne vardığımızda, gerek Bolvadin istikametinden seyir ederken Morea Kolu dolayısıyla Efe Kadir-AI Fadime aklıma gelir. Sağırlı-Cevizli (konara) köylerine başımı çevirip doyasıya seyir etmek isterim. Emirdağ'ın Morealı Aşireti'ne ait tüm köylerini çok iyi bilirim. Oralarda tabiat halii güzel ve bakirdir. Fadimeleri, Efe Kadirleri ve sevgileri hiilii çiğdem çiçekleri gibi, tabiat ana gibi güzeldir. 

-----------------------------------------------------------------------------

                     GILDOLAK TÜRKÜSÜ

 

 

Emirdağ ilçesi Karacalar köyünde, oldukça uzun ve iri yapılı Mehmet adında bir Yörük genci varmış.

Fakir bir ailenin oğlu olan Mehmet, yokluk içinde büyümüştür. Başına devamlı olarak doladığı keçi kılından örülmüş dolamasından ötürü, kendisine "Gıldolak" demektedirler.

Köy halkına, bilhassa gençlere karşı davranışları ve dürüstlüğüyle kendisini sevdiren ve saydıran Gıldolak, biriktirdiği paralarla sevdiği bir Yörük kızı ile evlenir. Ancak yaşı askerlik çağına gelmiştir ve askere gitmesi gerekmektedir. Sevdiği karısının hasretine nasıl dayanacağını, onlara ekmek parasını kimin kazanıp vereceğini günlerce düşünen Gıldolak sonunda karısını öz anasına teslim eder ve birliğine katılarak asker olur.

Aradan üç ay geçmesine karşın, ne karısından ne de anasından sağlık haberleri alamaz olur. İstiklal Savaşı yıllarıdır.

Gıldolak Mehmet, bir taraftan karısının ve anasının hasretliği, diğer taraftan da savaşmaya gideceğini düşünürken, ani kararla gizlice köyüne gidip gelmeyi tasarlar ve birliğinden kaçarak, Karacalar köyüne gider. Karısının yatakta hasta yattığını görür. Ne yapacağını şaşıran Gıldolak Mehmet evinden ayrılamaz.

Asker kaçağı olan Gıldolak’ın hakkında yakalanması için emir çıkar. İş işten geçtiğini sonradan anlayan Gıldolak, geceleri karısının tedavisi çin uğraşırım düşüncesiyle dağa çıkar. Vaktiyle dağa çıkmış diğer kişilerle birlikte eşkıyalığa başlar.

Kuvayı Milliye reisi Arif Bey (Bayatlı), o bölgede bulunan eşkıyaları askere çağırdığı halde Gıldolak askere gitmez. Arif bey eşkıyanın peşine düşer. Karacalar köyünde "Kara Seyit" adlı meşhur izciyi yanına alarak takibe koyulur.

Karataş denilen yerde Gıldolak uyurken, barındığı ini basıp öldürürler.

Bu olay üzerine Gıldolak’ın kızkardeşi ona bu ağıtı yakar.


 
 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol